Bu ilk yazımda, öncelikle bundan sonra okuyacaklarınızla ilgili sizi bilgilendirmek isterim. Yazdıklarımın hepsi kişisel deneyimlerime dayanır, hiçbir şekilde akademik ya da araştırmaya dayalı değildir. Tamamen, olduğu gibi bendendir.
Soruma geri dönecek olursak, bunun üzerine çok düşündüm, mantık kurdum, hayal ettim. Sanırım herşey insanın ilk kez kendi aksini görmesiyle başladı. Bu da sanırım tarihte Narkissos'a tekabül ediyor. Yani şu an, bir insanın başka bir insana ihtiyacı kendini görme ihtiyacından kaynaklanır diyebilirim gönül rahatlığıyla. Bunu ben, kendini beğenme olarak değerlendirmiyorum. Yoksa benim Nergis diye de arkadaşım var, anamdan babamdan görmediğim iyiliğiajdlskfl........tamam şaka şaka, toparlıyorum. Şimdi bu tezimi kanıtlamaya çalışacağım. Allahım!!! Çok heyecanlıyım. İlk defa tez kanıtlamaya çalışıyorum.
Toplumda iletişime geçtiğimiz her insan bize aslında nasıl göründüğümüzü aktarır. Farklı şeyler duyarız -"Bugün çok güzelsin!""Karıya bak!" "Kilo mu aldın?" "Abi iyi misin?" "Tırnakların çok uzun değil mi?"- ama işaret edilen hep aynıdır. Yani biz, kendimiz. İnsan en iyi yansımasını ne aynada, ne hd fotoğrafta, ne 3d sinemada , ne de hiper realistik bir resimde görebilir. İyi ya da kötü, kabul edilebilir ya da edilemez, geri dönen sizin, benim yansımam...
Bu iletişim, yansımanın dillenmesi, yani ilk selfie, insanların birbirini idrak etmesiyle keşfedildi. Bir nevi karşındakinin yerine kendini koyma yani empati. Şimdi diyebilirim ki, ilk selfie = empati = bir başka insan.
İnsan yaşamı boyunca kendini göremez. Astral seyahat bile yapsa, bir başkasının kendisini gördüğü gibi göremez. Bir başkasının sizin hakkındaki iyi-kötü bütün düşüncelerine rağmen, orada gördüğü sizsiniz. Yani, hah! uzaya çıkıp bütün dünyayı, bütün insanlığı görebilmenize rağmen, kendinizi hiçbir zaman göremeyeceksiniz! NE ACI...
Ama üzülme! Senin gibi 7 milyar insan var ve bu insanların dedeleri, senin bunu 30 yılda keşfetmenden binlerce yıl önce keşfettiler, KEKO! Ve hemen temel ihtiyaçlarını da birlikte karşılamaya başladılar, avlanmak, ısınmak, korunmak gibi... Yani romantik akşam yemekleri, battaniye altında soğuk kış geceleri, seni eve bırakması gibi...
Böylelikle toplumun yapı taşı ailenin temelleri atılmış oldu. İnsanlar, kendilerini daha iyi gösteren, ihtiyaçlarını daha iyi karşılayan başka insanlarla işbirliği yapmaya başladılar. Hepsi kendilerini daha yakından görebilmeleri içindi. Öyle de oldu.
Aile kuruldu. Sivilde birbirinin yüzüne bakmayacak insanlar bir arada yaşamaya başladılar. Birbirlerine katlanabilmek için de birbirlerini eylemeye başladılar, " canım kızım, kadın anam, aslan babam, yakışıklı oğlum" E sende kendini mükemmel gösteren bir ayna bulsan yanından ayırrmazsın herhalde. Bu "aile" denilen insanlar, bunca iltifattan sonra artık sonsuza dek birbirine yapıştırıldı. Dünyanın en iyi kaynak makinesi x 10000 falan yani.
Ama dedim ya, sivilde görsen yüzüne bakmayacağın oluyor bazen. Çekmiyo, ten uyuşmuyo, kafalar uyuşmuyo, ufak ufak uzuyosun o birimden. Bu sefer seni sana gösteren şeyden mahrum kalıyorsun. Yoksunluk krizi başlıyor. Hooop, kankama oradan 2 arkadaş bol acılı... Acısı bi kenara, yeni aksin arkadaşların oluyor. Genelde ailen gibi sana tatlı küçük yalanlar söyleyenleri tercih ediyorsun. "Aaaabi bugün ne var sende yeaa?" "Oooo yıkılıyorsun!" "Çok iyisin b'olum!" "BUDUR!" Evet abicim, budur.
Şimdi asıl mesele başlıyor. Senin bu gelen geri bildirimleri nasıl filtrelediğin asıl mesele. Yoksa HQ kalitesinde bir gerçeği 144p ile izlemek var, 32 bit kalitesinde bir gerçeği 1040 p izleyip görsel şölene doymak var. Bu meselede tercih, 20li yaşlarda tabii ki yüksek çözünürlüklü.
30una geldiğinde, yaklaştığında, geçtiğinde artık aldığın verilerden oluşturduğun bir karakterin oluyor ve kimin ne dediğiyle ne demek istediğini ayırt edebilecek yargılara varabiliyorsun. Bu noktaya kendine en yakın yargıya sahip insanı kendine eş olarak alıyorsun. Yani yine döngünün başına dönüyorsun =)
Görüntünün en kesintisiz geldiği insanla berabersin. Günümüzdeki modern ideal ilişki tanımım budur. Peki insan böylesine decodersiz bir hd yayına sahipken neden yerel kanallarda gezinmek ister? Çünkü bir yerden sonra ünlü komedyenin de dediği gibi " burası güvenli, buradan uzaklaşma. Bana göre güzelsin AMA burada!" Tamam da orası fazla güvenli diyor bünye bir yerden sonra, boy bile değil beeeabi!" Yani insan yanlı ya da yansız onaylanmaya doymuyor. Daha fazla görünmek istiyor. Kendini göstermek ve feedbackini almak istiyor. Hatta öldükten sonra bile... Cenazeler, vasiyetler, organ bağışları... İnsan kendini görmek istiyor, her an ve daima.
Bu çağda çok fazla görüntü kirliliği var. Hepimizin filtreleri patates. Yok yani öyle bi sistem. Hal böyle olunca da hepimiz UNİVERSE 25 de buluşuyoruz bu akşam, yok club olan değil abi. Deney olan. İnsanların bugün kendilerini görmek için başka insanlara alternatif olan teknolojileri var. Ama bu teknolojinin de karşıda başka bir insanla etkileşime girmediğinde bir anlamı yok, çöker. Çöküyor da...
Ama insan bu çöküşte de en azından ayakta durabileceği bir dayanak istiyor. Budur insanın başka bir insana ihtiyacı yoksa başka birşey değil... DİŞİMDE BİRŞEY VAR MI ABİ?